Pedodonti: (Çocuk Diş Hekimliği) 0-18 yaş grubundaki çocuk ve gençlerin süt ve daimi dişlerinin sağlıklı bir şekilde korunmasını esas alır. Bu dişlerde çürük, travma, kalıtımsal ve benzeri faktörlerden kaynaklanan problemlerin giderilmesini amaçlayan diş hekimliği dalıdır.
Pedodonti, çocukluk çağından itibaren çocukların ağız-diş sağlığı ile çene ve yüz gelişimini takip ve tedavi eden, koruyucu önlemleri de içeren bir diş hekimliği dalıdır. Bu dönemde pedodontistler bebek, çocuk ve gençlerin ağız ve diş sağlığı ihtiyaçlarına göre her türlü koruyucu ve iyileştirici tedavileri ve önleyici uygulamaları gerçekleştirirler.
Sağlıklı bir gülümseme çocukla başlar.
Toplam 20 adet süt dişi vardır. 4-6 aylıkken sürmeye başlar ve 5-8 yaşlarında yerini kalıcı dişlere bırakır. Süt dişlerinin en önemli görevi çocuğun beslenmesini sağlamaktır. Ayrıca konuşmanın düzgün gelişmesi de süt dişlerinin varlığına bağlıdır. Süt dişleri, yerine gelecek olan daimi diş için kapladıkları alanı korur ve daimi diş sürerken ona rehberlik eder. Süt dişi erken çekildiğinde bu doğal yer tutma işlevi de ortadan kalkar ve ardından çenede yer kaybına neden olur. Bu yer kaybı da daimi dişlerde çapraşıklık gibi sürecek sorunlara yol açar. Bu nedenle daimi dişlerin sürmesi tamamlanana kadar (11-13 yaş) süt dişleri ağız ortamında kalmalıdır. Erken kaybedilen süt dişleri büyüme ve gelişme çağında olan çocukların çene ve yüz gelişimini de olumsuz etkilemektedir. Ayrıca çocuklarda beslenme problemleri psikolojik ve özgüven sorunlarına neden olmaktadır.
Çocuk diş hekimliğinin öncelikli amacı diş problemlerini önleyici tedbirler almak ve çocukları çürüksüz bir geleceğe yönlendirmektir. Bu amaçla uygulanan işlemlere Koruyucu Diş Hekimliği Uygulamaları denir. Diş çürüklerini önlemeye yönelik koruyucu uygulamalar için çocuğun ve ailesinin ağız ve diş sağlığı ile beslenme konusunda eğitilmesine büyük önem verilir. Florür uygulamaları ve fissür örtücü işlemleri koruyucu diş hekimliği uygulamaları arasında yer almaktadır.
Daimi dişlerin çiğneyici yüzeylerinde bulunan derin ve çürümeye eğilimli fissürleri (olukları) kapatarak bakterilerin buralara ulaşmasına izin vermeyen, böylece çürük oluşumunu engelleyen akışkan bir dolgu malzemesidir. Fissür örtücü uygulanan dişlerde fırçanın ulaşamadığı bu derin oluklar fırçalanabilir bir yüzey haline gelir. Fissür örtücü uygulanan dişlerde bakteri alımının ortalama 100 kat azaldığı kanıtlanmıştır. Fissür örtücü uygulamaları 6 ayda bir kontrol edilmelidir.
Flor, diş çürümelerini önleyen ve dişlerin yapısını güçlendiren bir elementtir. Dişler ilk sürdüğünde mine tam olarak olgunlaşmadığından, yeni sürmüş dişler genellikle çürüğe karşı daha az dirençlidir ve çürük oluşumuna yatkındır. Florür diş minesini güçlendirir, dişi asit saldırılarına karşı korur ve böylece diş çürüğü oluşumunu önlemeye yardımcı olur. Profesyonel yüzeysel flor uygulaması sadece diş hekimleri tarafından uygulanabilen koruyucu bir yöntemdir. Yüzeysel fluor 6 ayda bir diş hekimi tarafından uygulanmalıdır.
Bazı çocuklarda çürük, enfeksiyon, dental travma ya da genetik problemler nedeniyle süt dişlerinde kayıplar meydana gelebilir. Erken yaş koşulları dışında meydana gelen diş kayıpları erken diş kaybı olarak tanımlanır. Yerine konulan bu yer tutucular diş çapraşıklıklarını önler ve sonraki dişlerin sağlıklı bir şekilde yerlerini almasını sağlar. Aynı zamanda komşu dişlerin boşluklara doğru eğilmesini engeller.
Genel anestezi altında tedavi, çok küçük yaşta olan ve/veya normal tedavi sırasında davranışsal uyarım teknikleri kullanılmasına rağmen işbirliği içinde hareket edemeyen veya zihinsel/fiziksel engeli olan hastalara sunulmaktadır. Bu operasyonlar, anestezi konusunda uzman bir doktor ve ekibi tarafından anestezinin uygulandığı bir ortamda gerçekleştirilir. Genel anestezi altında, erken çekilmesi gereken süt dişleri için yer tutucu yerleştirilmesi de dahil olmak üzere gerekli tüm koruyucu, tedavi ve çekim işlemleri tek seferde gerçekleştirilir. Genel anestezi altında yapılan bu tedavi, periyodik kontrollerin ardından tam bir ağız rehabilitasyonu sağlar.
Schedule an interview to get a free quote, simply fill out the form below and we will contact you back regarding the intervention you require.
Diş çıkarma, tüm çocukların yaşadığı fizyolojik bir süreçtir. Diş Çıkarma ve Belirtileri Çoğu çocuk ilk dişini yaklaşık altı aylıkken çıkarmaya başlar ve 30 aylık olana kadar 20 süt dişini tamamlamış olur. Süt dişleri ağızda belirli bir sırayla çıkmaya başlar ve bu süreç “süt dişlenme dönemi” olarak adlandırılır. Bu bulgu süt dişlerinin diş etlerini delerek sürmeye hazırlandığını gösterir. Süt dişlerinin sürmesi sırasında kuru öksürük, sızlanma, uyku bozukluğu, diş eti iltihabı, salya akması en sık görülen belirtiler arasındadır. Bununla birlikte, yeterli kanıt olmamasına rağmen ateş, ishal ve diğer birçok şikayet diş çıkarma süreciyle ilgili sorunlar olarak gösterilmektedir. Diş çıkarmanın ilk belirtileri arasında artan salya akıntısı, huzursuzluk ve diş çıkarma bölgesinde lokalize rahatsızlık yer alır.
Diş Çıkarma Sürecindeki Uygulamalar: Diş çıkarma süreci çoğu ebeveyn için endişe kaynağıdır. Diş çıkarma ile ilişkili diş eti ağrısının ıslak bir yıkama bezi veya soğuk diş halkaları kullanılarak ya da temiz bir parmakla diş etlerine masaj yapılarak azaltılabileceği belirtilmektedir. Bu süreçte ailelerin bebeklerinin diş etlerine temiz ve soğuk bir bezle masaj yapmaları, beslenme öncesi diş jelleri sürmeleri, diş etlerine masaj yapmaları için dişlik vermeleri ya da çiğneyecekleri bir şeyler (havuç…) vermelerinin bebeklerin ağrılarını ve huzursuzluklarını azalttığı ve bu süreci daha rahat geçirmelerine yardımcı olduğu vurgulanıyor. . Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisi (AAPD), semptomların tedavisi için bebeklerin diş etlerine soğutulmuş halkalar ve oral analjeziklerin uygulanmasını önermektedir. AAPD, reçetesiz satılan diş jelleri de dahil olmak üzere topikal anesteziklerin, bu ürünlerin güçlü toksisitesi nedeniyle rahatlama için kullanılmasını önermemektedir. Asetaminofen ve ibuprofenin konservatif kullanımı diş çıkarma ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir. Benzokain içeren jeller, methemoglobinemi riski nedeniyle bebekler için önerilmemektedir.